Med cezir, damlacıkların gökyüzü ile deniz arasındaki
yolculuğudur belki de.. iki mavi, bazen ufuk çizgisiyle ayırt edilen bazense
bir bütünümsüdür. Doğadan mı yansımıştır bilinmez, yoksa mizacında mıdır
insanın.. geri dönüşleri vardır, kararsızlıktan çok acabalar öyleyseler yer
alır.. o kadar çok ikilemi hatta birbirini tamamlayan ikiliyi içinde barındırır
ki, gizlenenler ile söylenenler arası bir duvar oluşur birbirini aşmayan..
Gizlesen de bilinenler vardır. Bazen susarsın içinde olup
bitenleri kimsenin bilmediği anlarda, sessizliğe bir anlam verilmediği veya
seninle özdeşleşmiş olarak yaşandığı olur.. saatlerce süren boş konuşmalara ne
demeli, kahkahaları, saçmalamaları olduğu kadar acıları, gerçekleri, samimiyeti
de içinde barındıran.. birkaç cümleden sonrasının gelmediği de olur, kelimeler
duymak isteyip, sadece sessizliği dinlediğin..
Belirsizlikler, evet-hayır dışında belki’yi de
kabullendirten, sadece zamana bıraktığın gibi, bazı bazı seni çıldırtanlardır. Belirsizlikler,
kararsızlıklar.. hepsi içinde koşul cümleleri, gitmeleri, dönüşleri ve belki de
geçmişi barındırır.
Yanıtları beklediğin sorular vardır, diğer yanıtları
zincirleme bağladığın.. Beklediğin sorular gelmediğinde hazırladığın cevaplar
bir rafa kalkacaktır belki de.. suskunluklardan bile anlam çıkarılır oldu, iki
dakika hayata dalmıştım, hayallere kapılmıştım diyemezsin, anlamıştır
anlıyacağını..
Zaman, en göreceli kavram, nasıl da değişir algısı bir andan
diğerine, en fazla da ‘anmak’ barındırır içinde, sürekli çalışan hafızası
durdurak vermeden kullandığı bir kısmıdır insan beyninin.. hissedilen,
algılanan herşey bir ‘anı’ya götürebilir.. diğer taraftan ‘özlemek’ , yıllarca
hasretini çektiğin ya da henüz ayrıldığın ve unutmamacasına sakladığındır kimi
zaman.. bir de kendini hatırlatmalar var tabi, hayatın karşımıza defalarca
çıkardığı veya unutmaya yüz tutarken canlandırmak adına geri dönüşler.. kafanın
bir köşesine yer edip takılan veya anımsayıp da umursamadığındır.
Ne bu med-cezirler ne bu gidip geri gönüşler?