uykuya susamışken ırmak bulduğunda boğulmaktan korkarmısın hiç...ya da var mı yok mu olduğunu bilmediklerin canını acıttı mı...hissettiklerinle düşündüklerinle ve de davranışlarınla bir bütünken sen..karmakarışık duygularla bir o kadar karışık cümleleri sıralarsın peşpeşe..bazen ne dediğin önemli değildir, sadece susmamak istersin...suskunluğundan korktuğun anlar olur yalnız kalmaktan korktuğun gibi...garip bir duygudur içindeki, senin tarifleyemediklerini anlatamazsın da....git geller bitmez bitürlü; kararsızlıklar meraklar
hayat bir o kadar yorarken sen de baya birşey eklersin bunlara, ümitler beklentiler..mutluluğunun kaynağı sebepsizce sen olmadıkça, acı da vardır sonunda...sebepsizse mutlu ol; ki kimse mutluluğunu bozamasın...güneşin ışınlarıyla mutlu ol mesela, neşe katsın içini içine sığdırmasın, olmadığında da saklandığını geleceğini bil! mesela yağmuru sev cama çarpan damlaların fısıltısını bir güzel yapsın içini...çok konuştum dağınıkça bi kaç kelime serptim...hiç bitmesin mutluluğun azaldıkça arttır sadece :)
24 Aralık 2011 Cumartesi
20 Aralık 2011 Salı
korkuyorum
korkuyorum rüya sandığım şeyden uyanmaktan ve o an seni yanımda bulamamaktan..korkuyorum sana ulaşmaya çalışmaktan, kazandığım an kaybetmekten korkuyorum..
avuçlarımın içindeki sevgiyi inciltmekten ya da ben farketmeden uçup gitmesinden..tırtılın kelebeğe dönüşmesinden..
fırtınalı havalardan da korkuyorum...belki herşeyi alıp gitmesinden; elimdeki mutluluktan sevdiklerime, bazen hissetmekte zorlandığım içimdeki yaşama sevincimden, düşlerimdeki sene..korkuyorum fırtınanın sesinden ürkütüyor beni aniden...sesini de özlüyorum zaten..şimdi gitmeliyim demenden korkuyorum...hatta ya demeden gidersen, ama seni bilirim sessizce gitmezsin; hiç mutlu kal demeden gittin mi ki....
şairin de dediği gibi ölmek daha kolaydır sevmekten..yaşamak için sebeplerim azalırken, devam etmek için hayata sevmeyi seçip seni yazıyorum yaşanacaklar hanesine ömrümün..korkuyorum seninleyken sensizleşmekten..korkuyorum seni ulaşamadan kaybetmekten..
21.12.201
04.50
avuçlarımın içindeki sevgiyi inciltmekten ya da ben farketmeden uçup gitmesinden..tırtılın kelebeğe dönüşmesinden..
fırtınalı havalardan da korkuyorum...belki herşeyi alıp gitmesinden; elimdeki mutluluktan sevdiklerime, bazen hissetmekte zorlandığım içimdeki yaşama sevincimden, düşlerimdeki sene..korkuyorum fırtınanın sesinden ürkütüyor beni aniden...sesini de özlüyorum zaten..şimdi gitmeliyim demenden korkuyorum...hatta ya demeden gidersen, ama seni bilirim sessizce gitmezsin; hiç mutlu kal demeden gittin mi ki....
şairin de dediği gibi ölmek daha kolaydır sevmekten..yaşamak için sebeplerim azalırken, devam etmek için hayata sevmeyi seçip seni yazıyorum yaşanacaklar hanesine ömrümün..korkuyorum seninleyken sensizleşmekten..korkuyorum seni ulaşamadan kaybetmekten..
21.12.201
04.50
17 Aralık 2011 Cumartesi
seninle ağlamak istedim ilk defa
bendeki yerini daha bir anladım bugün, daha bir hissettim.
seninle başladım güne ve seninle hayata güzel bakmaya devam ettim,
söylediklerinle beni düşünmenle mutlu olup güldüm çevreme..güzeldi, hayat böyle
sürüp gidebilir mümkünse ….
birkaç alışveriş yaptım, bir de adını çok beğendiğim
spatifilyum diye bir çiçek aldım..diğer adı barış çiçeğiymiş…çok beğendim,
çiçeği daha önce bilmeme rağmen adını yeni öğrendim..saksıda, bolca yeşil
yapraklar içinde birkaç beyaz mısırımsı çiçekleri var..ama en çok da adını
sevdim..
ani bir haber geldi sana…aradığımda sonra konuşalım
demiştin..üzülme derken sen, bir süre içimde tuttum gözyaşlarımı..merak ettim
hep, dua ettim ve biliyor musun ilk defa bu kadar çok yanında olmak istedim..ağlıyorsam,
üzgünsem ve yalnız kalıp duygularımı yaşayabilecek bir kabuk bulmuşsam gerisi
önemli değildir normalde…insanlardan ve kalabalıktan kaçtım..tek kaçış yolumu
denedim belki de..herkesten uzaklaşabilmek için uykuyu seçtim…kıpkırmızı, şiş gözlerle ve durmasına rağmen heran ağlayabilme potansiyeliyle başka bir tercih
kalmamıştı..
seninle ağlamak istedim ilk defa…anladım ki tüm duyguları
seninle yaşamak istiyorum, seninle gülüp seninle ağlamak,seni hissederek hayata
bakmak..
uyumak istemedim senden önce, aradaki mesafelere rağmen
yanında ve asıl 'iyi değilim' diycek olursan telefonun diğer ucunda olmalıydım..seni
daha tanımadan seviyorum galiba…
18.12.2011
14 Aralık 2011 Çarşamba
ordan burdn
kırılan potlar da yapısmıyo galiba :/
-bi nefes aldım geldim
-abi yaa o dediğin yerde mutluluk tebessüm anlayış gibi şeyler de varmıdır?
-merve mi meryem mi
-merve (ordan meryem gibi mi duruyorum)
merğer susmak insanın içiyle konuşmasıymış, kendimle konuştuğumda farkettim
evet itiraf ediyorum senden sonra gittim dedemin insanlarını izledim!
mutluluk hiç beklemediğin anda gelen güzel bi haberdedir, hele bunlar ardarda gelirse uçma dursun!
-bi nefes aldım geldim
-abi yaa o dediğin yerde mutluluk tebessüm anlayış gibi şeyler de varmıdır?
-merve mi meryem mi
-merve (ordan meryem gibi mi duruyorum)
merğer susmak insanın içiyle konuşmasıymış, kendimle konuştuğumda farkettim
evet itiraf ediyorum senden sonra gittim dedemin insanlarını izledim!
mutluluk hiç beklemediğin anda gelen güzel bi haberdedir, hele bunlar ardarda gelirse uçma dursun!
bana beni anlat
bana beni anlat...kendimi bilmediğimden değil bilirsin, dışardan nasıl göründüğümü merakımdan..sevdiklerimin tarafından nasıl olduğum sadece..bana beni anlat aniden olmaki deme..farketmedin belki ama beni üç kelimeyle anlattın...bugün üç kelime için anlatmam gerektiğinde farkettim..3kişiye 3 kelime sevme ile ifade etti ve hepsinin birbiriyle en az bir ortak noktası oldu..kimi maddeler tek kelimeye sığmıycak kadardı, kimisi sessizce düşünülcek kadar; kimisi hemen söylenilebilecek kadar netti..ve bilmiyorlar belki ama bu üç insan beni bu kelimelerle öyle mutlu etti ki..hiç olmadık daa bir de unutmadan hiç olmaık birine lakap takmasını istedim...hiç olmadığı kadar dalgın hiç olmadığı kadar değişkendim bu bikaçgün..
kendimi o kadar yanlız hissederken..hemde yanımda yürüyen bir yabancıdan yürümeye devam etmesini diliycek kadar..o derece o kadar hisleri değişmişken nasıl olur da bu kadar değişir..işte bu üç insan bu sözcükleriyle yanımda olduğunu hissettirir :)
kendimi o kadar yanlız hissederken..hemde yanımda yürüyen bir yabancıdan yürümeye devam etmesini diliycek kadar..o derece o kadar hisleri değişmişken nasıl olur da bu kadar değişir..işte bu üç insan bu sözcükleriyle yanımda olduğunu hissettirir :)
7 Aralık 2011 Çarşamba
yine
tüh yaaa yine kendimle başbaşa yakalandım..hadi gecenin bi saati olmasa neyse de..uykudan özellikle kalkmış içimle iki kelime etmek için..uyumadan önce de ağlayamamıştım zaten..ağlamak isteyip gözyaşlarımı tutuyorsam ya da yarıda kesmek zorunda kalıyorsam ve dahası gecenin bi yarısı saatlerce uyuyamıyorsam, uykuyu çok sevmeme rağmen, durum vahim demektir..beni tanıyanlar çok iyi bilir...ben kendimi tanıyamaz oldum ya hadi neyse..galiba artık biraz gözlerimi dinlendirmeliyim..benim olmayan, bana sadece emanet olduğundan..yazdıkça yazasım, sustukça susasım geliyor..şimdi uyamaya gidiyorum, uyuyacağımdan şüpheliyim ama...yatağıma yatıp düşüncelere dalıp bir o tarafa bir bu tarafa dönücem, bu ruh halimle savaşıp yorgun düştüğümde yastığımdaki damlalarla bir kaç dakika uykuya dalıcam muhtemelen..umarım yine kabus görüp de uyanmam...durumum vahim anlaşılan, dahası ne olacak merak ediyorum ya hadi hayırlısı....
hüzünlendim
Daha bir hüzünlü bir gün
başlıyor.. daha bir farklı duygularla….son zamanlarda bu kadar yoğunlaşmışmıydı
bilmem ama..Ağladıkça ağlayasım gelen gözümde tek bir damla tutmak istemediğim
bir gün daha.. Bu günleri nasıl atlatıcam bilmeden…
Seninle
dünkü kırgınlıktan sonra kendime kızmak değil de şaşırdım… bu ben miyim bu
kadar değişmişmiyim..sen mi biraz fazla alındın ben mi biraz fazla kırdım.. o
kadar korumaya kollamaya çalıştığım seni üzmek değildi amacım biliyorsun..
Bu sefer
bir farklıydı… Dünkü gidişinden sonra sinemaya gittim, sırf ağlamak için
hüzünlü bir film seçtim.. ağlamak, ağlarken sebep göstermeden rahatça kendi
dünyamdaki fırtınalara karşı koymamak için.. Bilirsin sevmem yalnız film
izlemeyi, hüzünlü bir filmde ne kadar ağlayabileceğimi de en iyi sen
bilirsin..sen beni en iyi bilenlerdensinbirgün önce dostum dediğimiz ertesi
günü..
Hayata
kaybetmek de var kazanmak da; bilirim kabullenirim..hayatımda kaybettiklerim
oldu, yerine kazandıklarım olsa da her insan gibi… ama seni kaybettiğimi
hissetmek çok koydu, bu sefer bir başka oldu yüreğim.. ne kırgınlıklar yaşadık,
ne tripler attık birbirimize , az nazımızı çekmedik ama bu farklıydı.ilk defa
gidişini hissettim..hayatımdaki boşluğunu, gittikten sonra bendeki yarayı
hissettim.
Ardından
ilk defa yalnızlık bıraktın, ümit yerine; bir süre sonra gelicek her şey eskisi
gibi olucak diyemedim..bu sefer daha bir yalnızlaşmış hissettim kendimi be
dostum…elimdekilere daha bir sarıldım..mesela dün gece kalemimi bırakmak
istemedim..içimdeki kimsenin bilmediklerini bilen kalemimi kimse alsın
istemedim..daha bir içten kucakladım sevdiğimi, sebepsizce davranışıma şaşırsa da..sevgimi
ertelemedim bu defa, o da yarına kalsın demedim bu sefer…
Bugün daha
bir yalnızdım.gün ve günler daha yeni başlıyor..en baştan daha bu kadar
incildim..senin deyiminle baya bir burulmuşum anlaşılan…..
Bu sabah da
yine bol bol hüzünlendim..başımı yasladım metronun demirine, kulağımdaki müzik
eşliğinde şöyle bir süzer gözle baktım etrafımdakilere..çoğu bir şeylere dalmış
düşünüyordu..şurda duran baya elindeki telefonuyla baya bir ilgili..okula
gitmek üzere olup elindeki birkaç kağıdı okuyan bir öğrenci vardı, muhtemelen
sınava girecek..kendi öğrenciliğimi hatırladım bian..kapının yanında inmeyi
dört gözle bekleyen genç bir kız..ortada bana en yakında olan iki genç evli
veya sevgili…kızın yüzünü görüyorum; o kadar mutlu ki, bir şeyler söyleyip
tebessüm ediyor..baktım da gözlerinin içi gülüyor..hayat neşesi gözlerinin
parıltısından okunan insanı daha bir severim..ne güzel nazar değmesin diyorum..inmeye
yakın elele tutuşuyorlar; mutlular yani, az da olsa mutlu insanlar görmek
etrafta iyi geliyor bana…ha unutmadan, pencerenin yanında genç bir delikanlı
var, dışarıya bakıp dalıyor..daha bir kötü oluyor içim…hadi yanımda olmayan
sevdiklerimi, telefonla ulaşamadıklarımı, hissedemediklerimi geçtim de; benim
bir pencerem bile yok diyorum..yanlızlığımı onunla geçiştirebileceğim bir
pencerenin yokluğunu bile hissediyorum o an..
Çok
geçmeden iniyorum ve otobüste hemen bir cam kenarında ve arka taraflarda bir
yer buluyorum kendime..sadece bir pencere olsun kafamı çevirip bakabileceğim;
insanlardan soyutlanıp ne burada ne dışarıda olmayı istediğim..daha az insan
görsün istiyorum göz yaşlarımı..ve işte pencere kenarı ve arka sıra kendimi
daha bir yalnızlaşmış hissediyorum…ağladıkça ağlıyor, arada gözyaşlarımı örten
saçımı düzeltiyorum.Hayat öyle zor ki diyorum kendime..
Bunları
yazarken de bırakmak istemiyorum kalemimi, sanırım gitmeliyim artık..hayat
devam ediyor.yapmam gereken sorumluluklarım bıraktığım yerde duruyor.ben
neredeyim bilmiyorum ya gerçi….en kısa zamanda tekrar gelicem beni hiç
bırakmayan kalemime….
07.12.2011
5 Aralık 2011 Pazartesi
yine böyleyim şu sıralar
yine böyleyim şu sıralar..gece uyanıp sonra da uyumak
istemiyorum uyku kaçması dedikleri şey bu mu acaba…ben ve uyku kaçması hayırdır
bakalım..ağlamayı özleyen gözlerle bakıyorum etrafa, yazdıklarını görünce daha
bir duygulanıyorum..bir yandan da söyleniyorum şu birkaç alerjik kabarıklık
mıdır yoksa böceğimsi sineğin ısırığı mıdır. bugünü düşünüyorum biran, hani
insan uyumadan önce yapar ya ben, yastığa başını koyarken hemencik uyumuş insan
evet bi uyku arası molayı bekliyorum galiba.
yine kendimle baş başa kaldığım bir an daha bulmuşken
bırakmıyorum, bırakmıyorum kendimi birkaç kelime etmeden..evet sen bilmiyorsun
ama pek bir özler oldum seni..bir sen bu kadar iyi geliyorsun bisen beni
düzeltebiliyorsun sanırım..bi insan bu kadar mı özler iç sesini, bu kadar mı
hasret kalmıştır kendine. her an fırsat kolluyorum, bazen dinliyorum onu, bazen
de anlatıyorum söyleyecek kelimelerim varsa..bazen de sessizce anlıyoruz
birbirimizi..yanlış anlaşılmasın bencilleşmedim daha, bir o anlıyor sanki beni
yoksa durum daha o kadar vahimleşmedi.
şu sıralar pek bir içedönük yaşıyorum nedendir
bilmem..herşeyden uzaklaşmaya ve birazda sessizleşmeye başladım..ara ara
gülüyor bazen de konuşuyorum, yaşıyormuş gibi yapıyorum kısacası…depresyon
başlangıcı tanısıyla kendime şöyle bir uzaktan baktım da…görmediğim bikaç şey
daha varmış..insanları mutlu etme mutluluğunu hissetmek istiyorum..
evet duydum seni bir garipleştin diyorsun..biri olsa çoktan
deli demişti ya..psikiyatrın o tanıyı koymayı bırak vahim bir sorun görmediğini
söylerim..sen kendinle sohbet etmeyeli baya olmuş galiba derim..
06.12.11
21 Kasım 2011 Pazartesi
günümde sen vardın bugün..bi süredir ara ara aklıma gelen
sen…sabahki yolculuğumda seni andım..sen vardın kalemimden dökülen birkaç
kelimede..hissettiğim özlem ve ya birinin eksikliği değildi sadece aklıma
gelmiştin…seni anmıştım, her şeyin bitmiş, ayrıldığımız anda seni tamamen
hayatımdan çıkarmıştım…artık ne birbirimizin hayatında birer sevgili ne de
arkadaş olarak varız, geçmişte kalan birkaç anı sadece.elbette bana kattıkları
ve benden aldıklarıyla miktarı az da olsa etkisi küçümsenmiycek birkaç anı…
sonrasında da sen vardın..seninle bütünleşmiş şarkılar geldi
kulağıma, gözlerime getirdiği birkaç damla hüzünle..bir süre sessiz kaldım,
gözyaşlarıma karşı gülüşümle savaşmak zorundaydım..ağlamamalıydım, bu şarkıda
seni bulduğumu bilen kimseye göstermemeliydim gözyaşlarımı..sadece
sessizleştim..biraz yürüyüş, biraz yalnız kalmak..yanlızlık yanlış oldu tek
başınalık…
kimi zaman insanların yüzüne senmisin diye baktığımı
hatırladım..evet birkaç defa da olsa bunu yaptım..tekrar görsem ilk kelimeyi
eden olmuycama eminken, hiçbir kelime etmeden geçip gideceğimizi bile aklımdan
bian geçirmeme rağmen…ha unutmadan dün de senden konuşmuştum..seni sordu
hakkında birkaç bir şey daha ekledim..bir daha başlaması imkansız, ama iyiki
yaşanmış ve iyiki bitmiş dedim
sen nerde kiminle olduğunu bilmediğim bir yerlerde mutlu ol
kendi halinde, zaman zaman aklıma gelmeden beni de bırak benimle
22.11.11
2 Kasım 2011 Çarşamba
senden sonra
Senden sonra
ayrıldıktan sonra böyle başladı kimi cümlelerim. Senden
sonra güvenmedim mesela, ne kadar istesem de..kimsenin sevgisinden emin olmadım
sevginden şüphe ettiğim gibi; kendi sevgime bile acaba dedim; belki de
istemedim..Senden sonra bir kez daha sevdim, kendime bile itiraf edemezken
mutluluğuyla mutlu oldum. birbaşkasıyla olduğunu öğrendiğimde de sevindim onun
adına..ondan sevgisini değil mutluluğunu istedim bu defa..sevgi peşinde mutluluk
getirmezken her zaman, mutluluğunu sevdim..onu düşünürken uzağımda kalıp yakın hissetmeyi seçtim..evet yanlış
anlamadın seni mutlu edemezken; mutluğumla mutlu olan birini sevdim ben..sana
kızgın ve kırgınım hatta hayatımdan çıkarıcak kadar olsa da nefret etmiyorum..hepsine
rağmen çok şey öğrendim..çok istediğinde mutluluğu bulamadığını; hiç
ummadığında saklandığı yerden çıktığını fark ettim.
Ve evet senden sonra yine sevdim
Yine olsa yine severim
1.11.11
sev ki
seveceksen tam sev birini
ne senin içinde ne onda kalmasın acaba
seviyorsan tam göster sevgini
ne ilerde pişman ol ne geride keşke bırak
sevdin mi çok sev
sakın sevgiden sevmekten kaçma
öncekilerin kırgınlıklarını bugüne taşıma
birbaşkasının yaptıklarının
hükmünü giydirme sana ya da ona
her insan sevgiyi hak eder
onun sevgiyi hak etmesini bırak da
sen sevmeyi hak ediyorsun
sevilmek kadar sevmek de güzel şey
kendini sevmekten mahrum bırakma
sev ki mutlu olasın
sev ki sevdiklerini mutlu bulasın
01.11.11
11 Ekim 2011 Salı
unutmana izin veriyorum
Şuan yoksun ya yanımda..ne sesini duyuyor; ne de mutlu musun
bilmiyorum ya hani; seni düşünüyorum..yine aklıma geliyorsun hem de hiç sayamadığım
kadar..mesela bi fimden ya da çok sık gittiğin bi yerden konu açıldığında sen
varsın hep; okuduğum kitapta sen, dinlediğim müzikte sensin..unutma demiştin ya
belli ki ben de istememişim..
Kaynaklarından birisin mutluluğumun..evet, sensiz de seni
düşünerek mutluyum ben..bulutların arkasına saklanan güneşin varlığı gibiyiz
birbirimizin hayatında; görmesek de bildiğimiz..
Tuhaf olan seni hissediyorum, en azından merak ettiğini,
beni düşündüğünü biliyorum; ama bir şey var uzak tutan, bilmediğim bir şey
aramızda engel olan… günaydın demeni, mesaj gelirse uyanman için telefonunu
yastığının altında tutmanı, uyudun mu diye sormanı özledim.. adı ne bilmiyorum,aşk
değil sevgi değil; bambaşka bişeysin sen… alışkanlık yaptın bende ve galiba
özledim seni ben…
Sessizliğinle ben de çekildim kabuğuma, belki de en zorunu
yapıp unutmana izin veriyorum..
2 Ekim 2011 Pazar
hayata ara vermek güzeldir o an
Her şey günlük güneşlik hayat çok güzelken.. hatta kimi zaman polyannacılık oynayan, yaşamda mutluluğu büyük küçük ayırt etmeden arayan.. sevdiklerini mutlu etmeye çalışıp onların sevinçleriyle kendi hayatına neşe katan insan..evet o hiç mutsuz olmaz
Gün geçer uyumak istemez gözlerinden uyku aksa da, ağlamak ister ama sevdiklerini üzmemek için saklamak zorundadır artık; yolda yürürken, otobüste giderken o kadar insandan gözyaşını saklamayan insan.. onca kalabalığın içinde kendini yalnız hissettiğinden midir bilinmez… ağlamayı senden öğrendim diyen biri vardır telefonda, aynı anda gözyaşları süzülürken gözlerinden; az önce de dün bütün gece sayıladığını öğrenmiştir..neler oluyor bana… ağlamak ister ağlasa daha da ağlıyacak hiç bitmiycektir..
Çok yorgun görünüyorsun’ cümlesini duymaya başlar.. kendi dahil hiçbir sevdiğine vakit ayıramaz durumdadır. Hayat bu mudur diye sormaya başlar.. ne kadar da acımasızca büyütüyor bizi..hep beklemediklerimizi veriyor bize; kimi zaman güvendiğimiz dağlara kar yağıyor kimi zaman da planlarımızı altüst edip hiç ummadığımız bi noktada bırakıyor bizi..mutlulukla mutsuzluğu aynı anda yaşasa da mutsuzluk daha baskın çıkmaya onu yiyip bitirmeye başlamaz mı ki..
İşte o gün uyur hiç uyanmıycakmış gibi, uyur uyur saatlerce..onu uyandıran sadece ya kapı zilidir ya da çalan saatidir; aynı yerden devam eder uykuya..evet sonunda kavuşmuştur huzuruna uyurken sayıklamalarına, gördüğü rüyalarına rağmen..hayata ara vermek güzeldir o an
Uyanıp gözlerini açtığında hayata geç kalmış, mutsuzlağaysa kaldığı yerden devam etmektedir..üşüyerek ve ne hissedicene karar vermemişce boş ve düşünceli bakar çevresine.. ne olursa olsun bu ruh halinden sıyrılıp yaşamdan payıma düşen mutluluğu alcam der ve hayatının yeni bir dönüm noktasını başlatır
8 Eylül 2011 Perşembe
bir kadın sessizce gider,
gerçekten bittiyse susar sadece..
nedeni yoktu tıpkı başlarkenki gibi;
mantığımı katmadığım
hislerim vardı ayrılırken de..
bundandır ki canımı acıtmadığım;
çaba harcamak bir yana dursun
unutmayı aklımdan dahi geçirmediğim..
ilk ayrılıkta dediğim gibi bundan sonraki
hiç bir ayrılık böyle olmayacak;
sevgi de ayrılık da değişmişti gözümde
en az ben ve dünyam kadar...
gerçekten bittiyse susar sadece..
nedeni yoktu tıpkı başlarkenki gibi;
mantığımı katmadığım
hislerim vardı ayrılırken de..
bundandır ki canımı acıtmadığım;
çaba harcamak bir yana dursun
unutmayı aklımdan dahi geçirmediğim..
ilk ayrılıkta dediğim gibi bundan sonraki
hiç bir ayrılık böyle olmayacak;
sevgi de ayrılık da değişmişti gözümde
en az ben ve dünyam kadar...
5 Eylül 2011 Pazartesi
30 Ağustos 2011 Salı
Mutsuzlukları mutluluğa dönüştürebilsek keşke…
Yazasım gelmiyor şu sıralar, nedendir bilmeden elim kaleme gitmiyor..duygularım mantığıma yenik mi düştü, yoksa yaşayarak kazandığımız tecrübeler mi kalbi kapladı..sorarım size hala gözyaşı döken şu gözlerin bulunduğu bedene taş kalp hiç yakışırmıydı?..dünyanın pembe tozları yerini gerçeklere mi bıraktı; daha önce öğrenilmiş olanlarmıydı bizi ayakta tutan, değişen değer yargılarımıydı araya engeller koyan..çelişkilerden nasıl çıkıldığı; zor da olsa bir seçim yapılırken önceliğin hangisinde kaldığı
Hayat aslında o kadar güzel ki acısıyla tatlısıyla.. yaşamdaki acılara bir tecrübe olarak baktığımızda onlar bile mutlu eder mi ki insanı? O ufacık yanlışlar olmasa sonundaki doğrulara ulaşabilir miydik ki..dizlerimizdeki yaralar olmadan koşmayı öğrenmiş olur muyduk?.
Mutluluğu bulabilmek hayatın içinde, istedikten sonra hiç de zor değil aslında.. elimizdekilere sevinsek olmayanları düşünmek yerine; mesela neden gözlerim renkli değil yerine iyi ki gözlerim var diyebilsek.. hep istemek yerine versek bazen de, mesela ilk günaydını biz desek, ilk özrü biz dilesek barışmak için haklı olduğumuzda bile..
Mutsuzlukları mutluluğa dönüştürebilsek keşke…
29 Ağustos 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)